UMSAGUR; bilinçsizce ve fütursuzca yayınlanan  yemek yarışmalarının, gerek gastrnomiye, gerekse gastronomi turizmine büyük zarar verdiğini açıkladı… Açıklamada, yarışmacısından sunucusun, jürisinden ustasına ve şefine kadar; başta megalomanik şizoid olmak üzere, psikiyatrinin her türlü hastalık tanımına uygun hareket sergilenmesine ev sahipliği yapan bu programlara son verilmesi de istendi…

Yaptığı çok sayıda başarılı çalışma ve yine bir o kadar hayata geçirdiği projelerle; Türkiye genelinde adından en sık söz edilen gastronomi sivil toplum örgütü olan Uluslararası Mutfak Sanatçıları ve Gurmeler Birilği(UMSAGUR), televizyon kanallarında; bilinçsizce, fütursuzca ve denetimsizce yayınlanan ‘Yemek Yarışması’ statülü programların; gastronomiye sonu alınmayalı zararlar verdiğini ve bu zararın orta ve uzun vadede gastronomi turizmine de sirayet edeceğini vurgulayan bir açıklamaya imza attı…

Uluslararası Mutfak Sanatçıları ve Gurmeler Birliği Mesleki Değerlendirme İnceleme ve Analiz Daire Başkanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamanın tam metni şu şekilde:

‘Gastronomi, gerçek manada iletişim gibi çok yönlü, hemen her meslek dalı ile ilgili; hassasiyet isteyen bir bilim ve unsur olarak karşımıza çıkmaktadır… Gastronominin temeli ile hayatın temeli arasındaki ortak kesim noktası olan ‘Yemek’, günümüzde gastronominin bilim olması saeysinde, sadece karın doyurma efektifi olmaktan çıkmış, kurtulmuş ve tam bir yapıcı olguya dönüşmüştür…

Bugün ucuza satılan ‘Ekmek Arası Tavuk Döner+Ayran+tatlı’dan tutun da, en lüks lokantadaki ‘Ala Sezar Istakoz’a kadar artık lezzet, görsellik, sunum ve zerafet ön plana çıkmaya başlamıştır…

Gastronominin toplumn her kesimine hitap eden bir bilim haline gelmesiyle, eğitim ve rekrasyonik olarak da ilgi artmıştır…

Lakin son iki-üç yıldır; başına ‘Şef’, ‘Usta’ sıfatı alarak hemen her kanalda yayınlanmaya başlanan yemek yarışmalarının; zamanla gastronomiye zarar verecek basitlikte, iğrençlikte ve toplumsal etiğe tamamen aykırı bir boyut kazanmaya başladığı gözlenmektedir…

Hele hele bu yarışmaların jüri koltuklarında; gerçek manada şef ve usta isimlerin oturuyor olması; altı ayda bir başka bir marka diş macununa onay veren ve en son çıkanı iyi demekten yorulmayan Diş Hekimliği Odaları ile,  tüm dünyada zararlılığı kanıtlanan margarine kardiyoloji akademisyenlerinin destek vermesine benzer bir çarpıklık şeklinde algılanmaktadır…

Bununla birlikte, söz konusu programlardan birkaç seviye daha aşağıda algılanagelecek olan ‘Ev Hanımlarının Yemek Yarışması’ ana kategorli yarışmayla ise, toplumun büyük kısmında tepki aldığı halde; yüksek reytingli gösterilerek yayınlanmasını sürdürmektedir…

Yabancı ülek versionarından çok daha basit, seviyesiz,ilkel ve bayağı bir üslup eşliğinde geçen bu programlar; zamanla gastroomi turizmine de zarar verecektir.

Ancak bu konuda, bünyesinde çok saygın gastronomi uzmanlarını barındıran ve büyük ümitlerle kurulmasına karşın; beklenen performansı sergileyememesiyle eleştirile Gastronomi Turizmi Derneği’nden tek bir uayrıcı açıklama gelmemesi ise ayrı bir düşündürücü nokta olmaktadır…

Sonuç olarak, yarışmacısından sunucusun, jürisinden ustasına ve şefine kadar; başta megalomanik şizoid olmak üzere, psikiyatrinin her türlü hastalık tanımına uygun hareket sergilnemesine ev sahipliği yapan bu programar; gastrnomi mesleğinin ulviliği adına kesin olarak tarihe karışmalıdır…

Bu ‘Kısır Kenar Mahalle Çekişmesi-Kavgası’ kılıklı  programlar, sanıldığının aksine gastronomiye ilginin artmasından çok, insanların midesinin bulanmasına vesile olmaktadır…

Buna da kimsenin hakkı olmamalıdır; yoktur…

Uluslararası Mutfak Sanatçıları ve Gurmeler Birliği Mesleki Değerlendirme İnceleme ve Analiz Daire Başkanlığı adına kamuoyuna saygı ile sunulur…’

BALKAN EKONOMİ HABER AJANSI