YAŞAR KARAKELLE GRUP Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Karakelle, gerçek milliyetçilik ve gerçek vatan sevgisinin, nesnel ve şekli değil; öznel ve içselleştirilerek icra edilmesi gerektiğini vurguladı…

YAŞAR KARAKELLE GRUP Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Karakelle, haftalık olağan basın açıklamasının bu haftaki büyük bölümünü, güncel olaylar ışığında toplumsal hareket ivmeleri doğrultusunda yapılması gerekenlere ayırdı…

Gerçek milliyetçilik ve gerçek vatan sevgisinin, nesnel ve şekli değil; öznel ve içselleştirilerek icra edilmesi gerektiğini anımsatan YAŞAR KARAKELLE GRUP Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Karakelle, bu içselleştirmenin, öğrenilerek değil, hissederek ve yaşayarak hayata geçirilebileceğinin altını da çizdi…

İşte YAŞAR KARAKELLE GRUP Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Karakelle’nin o açıklaması:

‘Türk Milleti, asırlardır; vatanına, milletine ve devletine her zaman sahip çıkmış bir millettir. Ne yazık ki, aslında tüm dünya milletlerinde olduğu gibi, düşmanları hiç eksik olmamıştır. Ama bir fark vardır ki, hiçbir zaman, hiçbir dönemde devleti yıkıp da yeni devlet kurmayı beklememiştir. Bir devleti yıkılsa bile, hemen yeni bir devlet kurmuş ve tarihi kronolojiye hiç boşluk bırakmamıştır. Son ve ebedi devletimiz ise, aziz Türkiye Cumhuriyeti’dir, etnik ve dini ayrılıklara bakmadan, 700 bin kilometrekarede, barış ve huzur içinde yaşamanın huzur ve kolaylığı yerine; birbirimizle ayrı düşmenin de manası yoktur.  Gerçek milliyetçilik ve gerçek vatan sevgisinin, nesnel ve şekli değil; öznel ve içselleştirilerek icra edilmesi gerektiğini unutmazsak herşey daha kolay çözüme kavuşacaktır. Vatan sevgisi, sadece şehit cenazelerinde ağlamak, slogan atmak değildir. Elbette keşke hiç yaşanmasa ve bize bu acıyı yaşatanları yüce Allah, kahır ismiyle kahretsin; o ayrı; ama tek başına ağlamak, tek başına slogan atmak yetmez. Devlet yücedir, büyüktür, azizdir ve kutsaldır tabi ama, vatandaşların da, devlete karşı görev, ödev, yükümlülük ve sorumlulukları vardır. Bu da sadece ‘Ben vergimi veriyorum’ ile olmayacaktır kuşkusuz. Sürekli şikayet etmek, ‘Dilin kemiği yoktur’ ile eş manadadır. Manipülasyon, dış mihraklar, iç ve dış hainler; elbette her zaman oyun oynamışlardır, oynamaktadırlar ve oynayacaklardır. Biz kenetlenirsek, birilk olursak; ‘Banane ben dövizle mi maaş alıyorum?’, ‘Banane benim kiram dövizle değil’, ‘Ben ev sahibiyim, paramı istediğim gibi kullanırım’ demezsek; işte en az şehit cenazesi gözlaşları kadar etkin bir tavır sergileriz. Pahalılık, zor  ekonomik koşullar, etnik köken ve dini ayrım yapmıyor. Domatesi, biberi, ekmeği, peyniri, benzini, doğalgazı;   Türk de aynı fiyata alıp tüketiyor, Kürt de, Çerkez de,  Manav da. Bizim ortak kimliğmiz, Türkiye Cumhuriyeti kimliğidir. Türk olma şuurudur. Bu şuura sahip olmak faşizm değil, aksine sosyal bir mantık, bir kucaklama, bir  paylaşımdır.  Domates pahalı mı? Biz kökleri tarımdan gelen bir milletiz. İki büyük saksı al, balkonunda kendi domatesini yetiştir, illa tarım yapmana gerek yok, biber ek, nane ek, maydanoz ek balkonuna;  tıpkı evladın gibi olacak o mamuller. Ekmek senin ana vatanının ürünü. Una mayayı kat, evde ekmeğini, katmerini, bazlamanı kendin yap. Senden ustalık, uzmanlık bekleyen yok; ayıp değil. Benzin, mazot işleyemesen de, kendi bütçene böyle katkıda bulun. İsraf etme, sırf marka giyineceğim diye, maaşının yarısını bitirip, bir de kredi kartına yüklenme. Herşeyden önce, kendi paranla alışveriş yap. Hamburger örneği klasik olacak belki ama, dolar yandaşlı hamburgerden uzak dur, köfte ekmek ye. Zaten ‘Ham-Burger’ demek, ‘Köfte-Ekmek’ demek; senin topraklarında; tam 88 ayrı çeşit köfte türü var. Bir kere senin toprakların; değer dolu, bereket dolu, nimet dolu, sadece şikayet etme,  karınca kararınca; kendi bölgende kooperatifler kur, bir  dilim ekmek üretsen, bunu faydaya çevir. Ekonominin temel kuralını yık, iyi para kötü parayı kovsun. Cehaletten de şikayet etme, elinin altında internet var, hangi ünlünün hangi işadamı ile ilişkisi olduğunu  içeren videolar yerine, belgesel izle, fal ve rüya tabiri okuyacağına; e-kitaptan kitaplar oku. İnan her bir kelime sana ayrı bir değerdir. Zaten yüce dinimiz de ‘Oku’ demedi mi ilk ayetinde; Hz. Ali, ‘Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum’ demiyor mu? Senden illa tahsi bekleyen yok, çünkü tahsil cehaleti alır, eşeklik baki kalır. İşte gerçek milliyetçilik, birlik ve beraberlik olgusu ile, israf etmeden, kendini bilerek, araştırarak, görerek, öğrenerek ve hissederek yaşanandır. Bu aziz vatan hepimizin, ne kadar zengin olursak olalım, dünyayı gezsek de, tek bir vatanımız var; o da canımızdan çok sevdiğimiz ve uğruna ölmekten hiç tereddüt etmeyeceğimiz tek gerçek olan Türkiye Cumhuriyeti’dir…’