YAŞAR KARAKELLE ĞRUP Yönetim Kurulu Başkanı İşadamı Yaşar Karakelle, önümüzdeki dört buçuk ay boyunca, Haziran ayındaki milletvekilliği genel seçimlerine bağlı olarak kamuoyunun nabzının siyasetle atacağına işaret ederek, bu süreçte siyasal ahlak ve etik unsurunun her zamankinden daha ön planda olması gerektiğine dikkat çekti. 

YAŞAR KARAKELLE ĞRUP Yönetim Kurulu Başkanı İşadamı Yaşar Karakelle, 'Siyasette Üslup, Etik ve Söylemler' çbaşlıklı bir açıklama yaptı. 

Son yıllarda, siyasete ve siyasetçiye olan güvenin giderek azalma göstermesindeki temel nedenin, 'Etik Söylemden Uzak Durulması' olduğunu belirten YAŞAR KARAKELLE ĞRUP Yönetim Kurulu Başkanı İşadamı Yaşar Karakelle, bu konuda; iktidar partisi mensupları olsun, muhalefet partisi mensupları olsun; en küçük belde teşkilatlarından, genel merkezlere kadar siyasetle ilgilenen her bireyin, azami hassasiyet göstermesi gerektiğini ifade etti. 

'Kavgayı bilmeyenin siyasette işi yok' algısının, yanlış bir algı olduğunu ve bu algıdan kamuoyunun kurtarılması lazım geldiğini de kaydeden YAŞAR KARAKELLE ĞRUP Yönetim Kurulu Başkanı İşadamı Yaşar Karakelle, 'İşin özü, kavram kargaşası yaratmadan hareket etmektir. Ahlak kelimesini tanımlamak gerekirse, insanlar arası ilişkilerde “iyi” ve “kötü” biçiminde nitelenen davranış ve eylemlerdir, bir yönüyle yaşanan bir şeydir.  Etik ise, bunlar üzerindeki düşünceler ve ilkelerdir.  Yani etik, ahlakın en kapsamlı alt kümesidir. Son yıllarda etik, siyaset, yönetim, iş ve meslek hayatında uyulması gereken kurallar ve ilkeler bütünü biçiminde daha yoğun olarak kullanılmakta ve ele alınmaktadır. Tabii bu kavramı kullanır ve uygularken içinin boş olmaması, tamamen dolu ve niteliksel bir hareket tarzı olması şarttır. Sadece sözde kalan etik anlayış, hiçbir işe yaramayacağı gibi, siyasette en çok özlenen tutum olan 'Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol' yüce sözüne tamamen ters bir hareket tarzı olacaktır' şeklined konuştu. 

Siyasette ve yönetimde uygulanacak etik tutumun, devlete ve kurumlarına  karşı güveni geliştirmenin, sarsılan güveni yeniden inşa etmenin, bunu koruyarak sürdürmenin hayati bir unsuru olduğunu da belirten YAŞAR KARAKELLE ĞRUP Yönetim Kurulu Başkanı İşadamı Yaşar Karakelle, açıklamasına şu şekilde devam etti:

'Hemen her dalı ayrı bir ballı yemiş dolu bir coğrafyada, kısır kavgaların yerini, paylaşımcı şirin münazaralar almalı. 'Neden biz siyasette entellektüel bir tartışma ortamı yakalayamıyoruz?' sorusunun yanıtını bulmalıyız. İnsanar ekranlarda, parti liderlerinin ya da yöneticilerinin konuşmalrını, 'Hangsi dha iyi konuşacak?' diye değil, 'Hangisi daha iyi kavga edecek?' diye seyretmekten kurtarılmalıdır.  Aynı şekilde toplumsal dokuyu kuvvetlendirmenin temel taşının, etik siyasetten geçtiği gözden kaçırılmamalıdır. Elbette etik kavramı, yalnızca siyaset ve yönetimle sınırlı kalmamalı, geniş anlamda sivil toplum boyutuyla da birlikte ele alınmalı; bunlara küresel unsurlar da ilave edilerek, kapsamlı, çok aktörlü yönetişim süreci içinde, çeşitli  mekanizmalar ve çalışmalarla desteklenmelidir. Etik ruhun, özgürülk kısıtlayıcı bir boyut değil, özgürülkelir en rahat yaşatacak bir kural bütünü olacağı algısı yerleşmelidir. Siyaset ve kamu yönetiminde etik tartışmalarının kökeni, çok eskilere dayansa da, modern anlamıyla bu alandaki tartışmaların yoğunlaşması, 1970’lerin başına rastlar. İdeolojik olarak yapılacak etik tartışma öreği olarak, 1950'li yıllarda aynı gazetedeki köşelerinde, şair Nazım Hikmet le, yazar Peyami Safa'nın birbirleir ile göndermli yazıları gösterilebilir. O tarihte bir gün bri, öbürgün diğeri birbirien saldırır. Ama bu saldıganlık o kadar edebi ve o kadar ahlaklıdır ki, biri bir gün saldırgan bir üslupta yazmadığında, diğeri öbürü ile ilgili endişe duyup, hal hatır sorma ya arayacak kadar etik seviyededidir. Siyaset ve kamu yönetiminde yozlaşma, uzun süre azgelişmiş ülkelere özgü bir hastalık gibi görülürken, 1970’lerde Batı ülkelerinde ortaya çıkan büyük yolsuzluklar, kamuoyunun dikkatlerinin etik sorunu üzerine yoğunlaşmasını sağlamış; etik kurallar ve standartlar ile bunları  belirleyecek ve gözetecek düzenleyici-denetleyici kurumların oluşturulması çabaları hızlanmış; bu çabalara ulusal devlet kurumlarının yanında, sivil toplum örgütleri ve uluslar arası kuruluşlar da katılmıştır. Türkye'nin, uluslararası platformad, etik davranışlara ilişkin görünümü ne yazık ki oldukça kötüdür. Ülkelerin etik görünümleri, iç ve dış kamuoyunda giderek daha çok önem kazanmakta ve ülkeler arası değerlendirmelerde en çok bakılan konuların başında gelmektedir. Bu nedenle ekonomide inanılan küresellik boyutu; etik ruh anlanıda da yakalanmalı, 'Herkes kendine baksın' bir sokak ağzından kurtulunmalıdır. Ahlakı ve etiği olmayan hiçbir unsur ayakta kalamaz. Ülke e toplum yönetimi olan siyaset ise, etiğin ve ahlakın en çok yaşnaamsı gereken kurumlardır...'